Çalışmalarında iki ya da üç boyutta ışık ve rengi keşfeden ve boşluğu tanımlayan ışık sanatı ile çalışmaktadır. Çalışmaları rengin insanlar üzerindeki hem psikolojik hem de fizyolojik etkilerine dayanmaktadır. Sanatçıya göre ışık ve renk ruh halimizi, enerjimizi ve hatta fiziksel sağlığımızı dönüştüren frekanslardır. Yoğunlaştığı konu, duygusal boyutta izleyicileri yeni bir karşılaşma düzeyine taşıyan ve deneyimlenebilen ışık ve renk sanatı yaratmaktır. Spot ışıkları ile aydınlatılan, zaman zaman havada yüzer gibi asılı duran, iki ya da üç boyutlu pleksi-glass yüzeylerden geçen renk ve imgeler, izleyenin algısıyla bütünleştirerek onu işin bir parçasına dönüştürmektedir. Böylece izleyen onu çevreleyen ışık ile bir renk formunu tecrübe etmektedir. Işığın doğasında olan tinsel olma durumu, çalışmanın monokrom renklerinde izleyenin alımlama gücüne var olma nedenini teslim eder. Çalışmalarının en kritik ve önemli unsurlarından biri de mekân içinde sessizliği yakalamaktır. Bu durum alımlayanı sanatçının biçem kaygısından uzaklaştırarak, yapıtın tinsel bütünlüğünü duyumsatabilme çabası olarak görülebilir.